DİKKAT!

YAŞADIĞIN ŞU AN'IN TEKRARI YOK!

Her an'ı dolu dolu yaşamak varken, bomboş yaşamak neden?

OKUDUNUZ MU?

  • IŞIĞI ARAYANLARIN KARANLIK YANI - Debbie Ford
  • Düşünce Gücüyle Tedavi - Louise Hay
  • Olanı SEvmek - Byron Katie
  • Dört Anlaşma - Don Miguel Ruiz
  • Şimdinin Gücü - Echart Tolle
  • Her Şey Seninle Başlar - Mümin Sekman
  • O'da Bir'e - Ali Karakuş
  • Gölgenin Sırrı - Debbie Ford

İZLEDİNİZ Mİ?

  • Dingin Savaşçı
  • Billy Elliot
  • İçimdeki Çocuk -
  • Ne ....Biliyoruz ki ?
  • Üç Aptal ( Three Idiots
  • Shine
  • Tanrı'yla Sohbet
  • Bruce Almighty

5.3.10

“Hayatınızı ya hiç mucize yokmuş gibi ya da her şey mucizeymiş gibi yaşayabilirsiniz.” Albert Einstein

Birçoğumuz ya geçmişin hayallerine dalarak ya da henüz burada olmayan geleceği bekleyerek geçiririz günlerimizi. “Mükemmel hayatımızın” bir an önce başlayabilmesi için bütün arzularımızın gerçekleşmesini dört gözle bekleriz. Her gün daha iyi, daha farklı yenilikler için çabalayıp dururuz. Bunu yaparken de hayatımızda doğru giden şeylere değil, hep eksikliğini duyduğumuz şeylere odaklanırız. Sürekli sağlığımızdan, eşlerimizden, işimizden (veya işsizlikten!) maddi zorluklardan, hükümetten ve daha buna benzer birçok şeyden şikayet edip dururuz. Takılmış bir plak gibi “böyle olmamalı” perspektifinde dönüp dururuz. Bu perspektife değişim amaçlı kısa bir süreliğine girmiş olmak kabul edilir de, çakılıp kalmak ve bir ömür orada geçirmek pek hoş olmasa gerek.
Geçenlerde geciken ödemelerimden dolayı “böyle olmamalı” perspektifinde, Oprah Winfrey’in programına katılmış olan yaşlı bir bayanı izlerken boğazım düğümlendi ve gözümden yaşlar akmaya başladı. Hayır, ödemelerimi yapamadığım için değil, bu perspektife bu kadar basit bir nedenden dolayı girdiğimi fark ettiğim için utançtan akıyordu gözyaşlarım yanaklarımdan.
Holocaust, Nazi işkence kamplarından sağ olarak çıkabilen nadir kişilerden biri olan Dr. Edith Eva Eger’a Oprah, “Nasıl oldu da ailen de dahil olmak üzere o kadar kişi işkencelerle ölürken sen sağ kalmayı başarabildin?” diye sordu.
Annesi ve ailesiyle trende Auschwitz kampına götürülürken 16 yaşında olan Dr. Edith Eva Eger, annesinin ona sıkı sıkı sarılıp, “ her şeyini alabilirler ancak aklına koyduğun düşünceleri hiç kimsenin almaya gücü yok Eva!” cümlesi beynine öyle bir işlemiş olsa gerek ki bu cümlenin verdiği inanç ve güçle kurtulmuş oradan. Auschwitz kampında “Ölüm Meleği” diye bilinen Dr. Mengele’nin önünde dans ederken, annesinin ona söylediği cümleyi hatırlayıp düşüncelerini seçmeye karar vermiş. Gözlerini kapatarak kampta olduğunu değil Budapeşte operasında Romeo ve Juliet’e dans ettiğini hayal etmiş. Esir olan kişinin aslında kendisi değil, Dr. Mengele olduğunu düşünerek onun için dua etmeyi de ihmal etmemiş! Orada olduğu süre boyunca Edie, sahip olduğu tek şey olan düşüncelerine sahip çıkmayı ve her anın bir mucize olduğu üzerine odaklanmayı seçmiş. O, birçok insanın yapamayacağı şeyi yapmış. Korkuya kapılıp “bu böyle olmamalı” perspektifine girmeyerek zihnini kontrolü altına alıp hayatta kalmayı başardı. Sahip olmadığı şeylere odaklanarak değil, zihnine sahip çıkarak!
Eva’yı izledikten sonra masamda bana bakan kredi kartlarıma bakıp, “ bu harcamaları yapabildiğim bir limitim olduğu için teşekkür ederim” diyerek ofisimden Bodrum Marina’daki Tepecik camisine kadar yürüdüm. Simitle kuşları beslerken içimdeki duyguyu anlatmam mümkün değil. Ama şunu kesinlikle söyleyebilirim ki “böyle olmamalı” perspektifindeki duygudan çoooook iyiydi!
Eva’nın annesinin sözlerinin hafızanıza işlenmesi ümidiyle…
Çimen Sevanç ACC
Profesyonel Koç & Eğitmen
Yaşamınızda bir şeyler ters gidiyorsa bilin ki düşüncelerinizden kaynaklanıyor!
Çalışmalarımıza katılın, geleceğinizi yaratan düşüncelerinizi yenileyelim.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder